Ne Anlatıldığı Anlaşılamayan Oyun “Control”

Çoğu oyun sever için “Remedy Entertainment” kelimeleri belki bir anlam ifade etmeyebilir, ancak Max Payne, Quantum Break, Alan Wake denildiğinde sanırım çoğunun aklında şimşekler çakacaktır. Yaptığı her oyunda özgünlüğünü koruyan ve kendine has bir hava yaratan bu şirket, 2019 yılının Ağustos ayında Control’ü çıkardığında elbette ki; bu haberin oyun severlerin bünyesinde yaratacağı serotonin etkisi kaçınılmazdı. Üstelik sık sık indirime girmesi hatta belirli dönemlerde birçok oyun platformu tarafından ücretsiz verilmesi ile birlikte ciddi bir kitleye ulaşma olanağına da kavuşmuştur. Tam bu noktada her şey yolunda diye düşünebilirsiniz tabii. Koskoca Remedy firmasının çıkardığı, üstelik uygun fiyatlara oyunculara sunmuş ve çoğu zaman da bedava edinilebilmiş bu oyun varken, bardağın dolu tarafına bakmak daha cazip geliyor. Fakat ben bu yazı içerisinde biraz boş tarafına bakmaya çalışacağım. Tabii öncelikle bu oyun hakkında biraz bilgi vererek başlayacağım.

Alışılmışın Dışında Bir Oyun

Oyunun en başında kendimizi federal büro binasının içinde buluyoruz. Zamanı koştur koştur geçirirken, bu büronun anlaşılamaz paranormal olayların kaynağını araştırdığını hatta bu konuda deneyler yaptığını fark ediyoruz. Tam da bu noktada ana karakterimiz Jesse Faden oyuna dahil oluyor. Hikayeye göre Jesse ve kardeşi doğaüstü bir olaydan sonra ailesini kaybeder ve kardeşi büro tarafından alıkonulur. Biz kardeşimize ulaşmak için oyun içinde ilerlerken; büronun aslında ellerinin hiç temiz olmadığını, paranormal olayları araştırmanın ötesine geçip, onları artık kontrol etmeye çalıştığını ve hatta insanlar üzerinde deneyler yapmaktan bile çekinmediğine şahitlik ederiz. Bir yerden sonra işler tamamen kontrolden çıkar ve büronun sebep olduğu faaliyetler başka bir boyuttan gelen “hıslayanlar” adındaki düşmanların dünyaya geçiş yapmasına neden olur. Federal büro öyle bir krizin eşiğine gelir ki; bir yerden sonra üst yönetim kadrosundaki isimler bile enfekte olur ve artık kaos kaçınılmaz bir hale gelmiştir.

İşte oyunda kendimizi böyle bir ortamda buluyoruz ve ilerledikçe anlayamadığımız bir hızda büronun baş sorumlusu oluyoruz.

Jesse Faden

Oyunun Artı Yönleri

Oyun aslında oynanış bakımından size eğlenebileceğiniz seçenekler sunuyor. Birkaçına bakacak olursak; karakterimiz geliştikçe uçabiliyor, kısa mesafelerde kendini teleport edebiliyor, etrafında ağır ya da hafif cisimleri telekineziyle hareket ettirip düşmanlarına fırlatabiliyor. Çevresinde bulunan eşyalarla kendine bariyer yapabildiği gibi düşmanlarımızın da zihnini kontrol edebiliyoruz. Tüm bunların yanında kullanmış olduğumuz silahı seviyemiz geliştikçe modifiye edebiliyoruz ve farklı menzillere sahip silahımızın hiçbir zaman mermisi bitmiyor, sadece şarj ediyoruz.

Grafiklerinden bahsedecek olursak: olumsuz bir şeyler söylemek pek doğru olmaz. Grafiklerin canlılığı, oyundaki atmosferin birebir hissedilmesini sağlıyor. Özellikle benim çok beğendiğim sahnelerden biri de olan ortamın adım adım dönüştüğünü görmek, gerçekten oyuncuya güzel bir deneyim yaşatıyor.

Müziklerden bahsetmemek olmaz tabii ki. Remedy her zamanki gibi muhteşem bir iş çıkarıp, oyunun espritüel havasına uyum gösteren bir soundtrack kullanmayı seçmiş. Oyunun çeşitli sahnelerinde kulağımıza çalınan; Max Payne, Alan Wake gibi oyunlardan aşina olduğumuz Poets Of Fall’ın My Dark Disquiet ve Take Control parçaları sizi dünyanın içine çekiyor. Ancak oyunun genelinde kullanılan Fince Sankarin Tango yani “Kahramamın Tangosu” şarkısı, bence oyun bittikten sonra size kalan en güzel şey olabilir.

Bonus olarak büronun hademeliğini yapan, kulaklarında kulaklığı eksik olmayan, her iki lafından biri tatile çıkmak olan ama oyunun ilerleyen bölümlerinde sandığımızdan daha derin bir karaktere sahip olduğunu gördüğümüz Ahti’nin ne kadar sempatik olduğuna da değinmek isterim.

Ahti

“Eee o kadar güzel şey var işte, belanı mı arıyorsun?” dediğinizi duyar gibiyim. Merak etmeyin… Madem o kadar övdük şimdi sıra gömmekte.

Oyunun Eksi Yönleri

Oyun boyunca ana karakter de dahil “ben burada ne yapıyorum arkadaş” modundan çıkamıyoruz ki, sıra oyunu anlamaya gelsin. Tamam bir federal büro var ve kardeşimizi kurtarmaya çalışıyoruz da “büro neyin nesi, biz ne ara oraya geldik, arada neler oldu?” anlayan beri gelsin. Bir de olan biteni 999 farklı dokümandan, bitmek tükenmeyen bilmeyen videolardan ve deney raporlarından okumak, izlemek bir yerden sonra insanda baygınlık hissi yaratmıyor değil.

Ana karakterimiz binanın içinde bir yere geldikten sonra gaipten bir telefon araması alır ve o andan itibaren konuşmalara doyamaz. Bu süreçteki 3-4 dakikalık video öyle anlaşılmaz ki; hadi tekrar izlememek ne mümkün! Oyun sürekli size bir şeyler anlatmaya çalışıyor ama bunu o kadar üstünüze hücum ederek yapıyor ki; her şeyi okumak zorunda kalıyorsunuz. Gözlerinizin bozulmasını göze alarak, sabırla okusanız bile çoğu şey cevapsız kalmaktan kurtulamıyor. Oyun boyunca bu atmosfer devam ettiği için de” he he tamam öyle” moduna geçip, işin ucunu tamamen bırakmanıza neden olabiliyor. Oyun bittiğinde ise aklınızda kalan şeyleri 3 cümleyle bile özetleyemeyecek kıvama geliyorsunuz.

Alo Alo Kızım Çık Aradan

Diğer oyunlarda da olduğu gibi düşmanlarımızı alt ederek yolumuza devam ediyoruz ama çok dikkatli olmalısınız. Burası çok önemli: “SAKIN ÖLMEYİN.” Ölürseniz ne mi oluyor? Kendinizi check point noktasında buluyorsunuz. Burası size şaka gibi geliyor bir süre sonra zaten. Öl, koş, öldür, tekrar öl, koş öldür… derken bu döngünün içinde kaybolup gidiyorsunuz ve yukarıda saydığım güzel dövüş mekanikleri böylece tüm önemini kaybediyor. Boss ya da başka kritik bir noktaya ulaşmak için geçtiğim zibilyon tane düşmanı tekrar tekrar görmek, haliyle ben de oyun zevki falan bırakmıyor. Dahası öldükten sonra tüm ekranı kaplayan o kıpkırmızı bekleme ekranının da ne kadar rahatsız edici olduğunu söylemeden geçmeyeyim. Saydığım tüm bu detaylardan ötürü bu oyun gördüğüm en kötü save sistemlerinden birine sahip.

Sırada tabii ki diyaloglar var. Tamam zor bir konu işleniyor. Bunu kabul ediyorum ama ana karakterin girmiş olduğu diyaloglar son derece yapay hissettiriyor. Öyle ki; yöneticisi olduğumuz büro çalışanlarından birinin de “Sen kimsin, burada ne arıyorsun, sana neden güvenelim” demelerini bekliyoruz. Ama kimse soru sormaya tenezzül etmediğinden ve gereksiz onca cümleyle vakit kaybetmenin artık bir anlamının olmadığını düşünmemek imkansız olduğundan, bir yerden sonra karşımıza çıkan tüm diyalogları atlayarak geçmeye başlıyoruz.

Oyun içinde en azından flashback olarak bile büronun dışına çıkamamak, bence oyunun bir başka eksisi. Çünkü bir yerden sonra tüm oyun aynı npcler ile birbirine benzeyen mekanlarda kovalamaca dönüşen bir kısırdöngüye giriyor. Her ne kadar büronun çoğu noktasına hemen ulaşmamızı sağlayan, hızlı seyahat noktaları bize nefes aldırsa da o seyahat noktasını aktif hale getirene kadar ömrünüzden de ömür gidiyor. Elbette karakteri bu seyahat noktalarında geliştirmek zorunda olmak da yine can sıkıcı bir başka durum…

 

Sonuç Olarak

Toparlamak gerekirse… Artı yönlerini ballandıra ballandıra anlatabileceğim ve oynanışın tanıdığı hareket özgürlüğü sebebiyle bile en sevdiğim oyunlar arasına girebilirdi. Ama ne yazık ki Control “olmamış” bir oyun olarak aklımda yer edecek…

Control için Puanlamam

Hikaye: 5

Müzik: 9

Oynanış: 8

Grafik: 8

Diyaloglar: 4

 

Tabii ki bana katılmayacak olan ve oyunun hikaye akışını başarıyla takip edip, konuyu sorun yaşamadan anlayabilmiş oyun severler olabilir. Sadece deneyimlerimin sonucunda bana kalanları sizlerle de paylaşmak istedim. Eleştirilerinizi ya da olumlu görüşlerinizi yorumlarda belirtmelerinden memnuniyet duyarım. Bir sonraki değerlendirmede görüşmek üzere…

 

Related Posts

Gokusotsu Kraken (Manga) Türü: Aksiyon – Yetişkin – Dram – Fantastik – Harem – Seinen Yazar: Takahiro (タカヒロ) Çizer: Toru Kei Konusu: Kraken’in Gücü ile Sevek’in kadın hapishanesinin kraliçe yönetimi…

Shiunji-ke no Kodomotachi (Manga) Türü: Komedi – Romantik – Okul Hayatı – Seinen Yazar: Miyajima Reiji Çizer: Miyajima Riji & Yukino Reiji Konusu: 7 kardeş arasındaki yasak-romantik komedi hakkında bir…

Motoko Kusanagi (Ghost in the Shell) Motoko Kusanagi, popüler bilim kurgu eseri “Ghost in the Shell” içinde yer alan kurgusal bir karakterdir. Hikayede “Public Security Section 9” adlı özel bir…

Yorum

Raindrop Fansub